Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

to depart from; to end one's connection or affiliation with

listen to the pronunciation of to depart from; to end one's connection or affiliation with
English - Turkish

Definition of to depart from; to end one's connection or affiliation with in English Turkish dictionary

leave
ayrılmak

O beni aradığında evden ayrılmak üzereydim. - I was about to leave my house when she rang me up.

Hoşuna gitsin ya da gitmesin, her durumda erken ayrılmak zorundasın. - In any case, you have to leave early, whether you like it or not.

leave
bırakmak

Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum. - I want to leave these packages for a while.

Anahtarı arabada bırakmak senin dikkatsizliğindi. - It was careless of you to leave the key in the car.

leave
izin

Tom izin için başvurdu. - Tom applied for a leave of absence.

Şimdi gitmemize izin verir misin? - Will you permit us to leave now?

leave
{f} bırakmak, terketmek
leave
bir yerde bırak
leave
{f} (taşıt) kalkmak
leave
{f} kalmak

Geride kalmak yerine terk etmeyi seçtim. - I chose to leave instead of staying behind.

Daha uzun süre kalmak istiyorum ama gitmek zorundayım. - I'd like stay longer, but I have to leave.

leave
sorumluluğuna bırakmak
leave
unutmak vazgeçmek
leave
yapraklanmak
leave
pozostawiać
leave
ayrıl,v.bırak: n.izin
leave
{f} vazgeçmek. leave a good/bad
leave
bakımına bırakmak
leave
{i} veda, ayrılma
leave
(isim) müsaade, izin, ruhsat; veda
leave
{f} yola çıkmak

Yola çıkmak için ne zaman hazır olursun? - When will you be ready to leave?

Yola çıkmak istiyor musun? - Do you want to leave?

leave
{i} veda

Vedalaşmadan gitmek istediğine emin misin? - Are you sure you want to leave without saying goodbye?

Onlarla kapıda vedalaştım. - I took my leave of them at the gate.

English - English
leave

I left the country and I left my wife.