Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.
- He didn't have enough experience to cope with the problem.
Hepimiz mümkün olduğu kadar uzun yaşamak istiyoruz.
- All of us want to live as long as possible.
Gelecek ayın sonunda on yıldır burada yaşamakta olacak.
- He will have lived here for ten years by the end of next month.
Bu zor sorunların üstesinden gelmek zorundasın.
- You have to cope with those difficult problems.
Bizi izlemeye devam edin. Canlı yayınımız kısa süre içinde geri dönecek.
- Stay tuned. Our live stream will return shortly.
Futbol maçı öğleden sonra saat beş'te canlı yayınlanacak.
- The soccer game will be transmitted live at five p.m.
Dan radyoda canlı çaldı.
- Dan played live on the radio.
Kazada çok sayıda canlı kayboldu.
- Many lives were lost in the accident.
Benimle Lady Gaga'nın bir canlı konserini seyretmeye gitmek isteyen biri varmı?
- Is there anybody who would like to go see a live concert of Lady Gaga with me?
O, gerilimle başa çıkamıyor.
- She is unable to cope with stress.
O, sorunlarla başa çıkabilir.
- He can cope with the problems.
Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.
- He didn't have enough experience to cope with the problem.
I can't live in a world without you.
I wanted to become a finish carpenter, but I just couldn't cope.
... person to cope with. ...
... things that you can do in order to cope ...