to conceive; to imagine

listen to the pronunciation of to conceive; to imagine
English - Turkish

Definition of to conceive; to imagine in English Turkish dictionary

conceit
kibir

İnsanlar seni hiç kibirli olmakla suçluyorlar mı? - Do people ever accuse you of being conceited?

Tom çok kibirli, değil mi? - Tom is very conceited, isn't he?

think
düşünmek

Tom onun üzerinde düşünmek istiyor. - Tom wants to think it over.

Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

think
{f} düşün

Bugün yağmur yağacağını düşünüyorum. - I think it'll rain today.

Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

think
mütalaa etmek
conceit
tafra
conceit
kendini beğenmiş

13 ile 19 yaşlar arasında sık sık görüldüğü gibi, o kendini beğenmiş. - As is often the case with 13 to 19 year olds, she's conceited.

Onun kendini beğenmiş tavrı beni deli ediyor. - His conceited attitude makes me mad.

conceit
kurum
conceit
özünü beğenmişlik
think
tahmin etmek

Ne düşündüğünü tahmin etmek mümkün değil. - There is no telling what he is thinking.

think
ölçünmek
conceit
{i} şımarıklık
conceit
{i} kendini beğenme, kibir, gurur
conceit
self kendini beğenmişlik
conceit
{i} fikir
conceit
fantazi kavram
conceit
{i} düşünce

O herkesin ondan hoşlanmadığı düşüncesiyle çok dolu. - He is so full of conceit that everybody dislikes him.

conceit
{i} kendini beğenme
English - English
think
conceit
to conceive; to imagine
Favorites