Tom'un dışında herkes mevcuttu.
- All but Tom were present.
Mevcut evimiz çok küçük, bu nedenle taşınmaya karar verdik.
- Our present house is too small, so we decided to move.
Şu andaki eğitim sisteminde hangi eksikliği bulabilirsin?
- What defect can you find in the present system of education?
Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.
- My uncle is staying in Hong Kong at present.
Şimdiki durumdan bir çıkış yolu arıyoruz.
- We are groping for a way out of the present situation.
Onun şimdiki yardımcısı Bayan Nokami'dir.
- His present assistant is Miss Nokami.
Tom babasına doğum günü hediyesi göndermekten geri kalmaz.
- Tom never fails to send a birthday present to his father.
Büyükbabam bana bir doğum günü hediyesi verdi.
- My grandfather gave me a birthday present.
Şimdiki zaman gibi zaman yok.
- There's no time like the present.
Geçmişte değil, şimdiki zamanda yaşamalısın.
- You must live in the present, not in the past.
Çoğu şu anki kariyerinden bıkmış.
- Many are fed up with their present careers.
Tom şu anki maaşından memnun değil.
- Tom isn't content with his present salary.
Bugünkü durumundan memnundur.
- He is content with his present state.
Bugünkü dünya rahat yaşamını petrole borçludur.
- The present world owes its convenient life to petroleum.
Tom Mary'nin onun partisine gelmek istediğini duyduğunda gerçekten memnun oldu.
- Tom was really glad to hear that Mary wanted to come to his party.
Ebeveynlerimin evine gelmek ister misin?
- Would you like to come to my parents' house?
The patient presented with insomnia.