to come to by toil or effort; to reach; to overtake

listen to the pronunciation of to come to by toil or effort; to reach; to overtake
English - Turkish

Definition of to come to by toil or effort; to reach; to overtake in English Turkish dictionary

win
{i} galibiyet

Onların galibiyet serileri bittiği için art arda 10 oyun kaybettiler. - They have lost 10 games in a row since their winning streak ended.

Eder galibiyet golünü attı. - Eder scored the winning goal.

win
{i} zafer

Tom zaferi şarapla kutluyor. - Tom was celebrating the victory with wine.

Amerikalı generaller kolay bir zafer kazanabileceklerine inanıyorlardı. - American generals believed they could win an easy victory.

win
{i} kazanma

Bir ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplamadı. - He didn't jump high enough to win a prize.

Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı? - Is there any possibility that he'll win the election?

win
{i} başarı

Umarım ödülü kazanmayı başarırsınız. - I hope you will succeed in winning the prize.

Onlar bir şişe şarap açarak onun başarısını kutladılar. - They celebrated his success by opening a bottle of wine.

win
{f} kazanmak; (yarışma veya başka bir uğraşı sonucunda) elde etmek: Who won the contest? Yarışmayı kim kazandı? Utku's won the
win
isabet etmek
win
kazamak
win
ulaşmayı başarmak
win
{f} kazan

Sıra beyazda ve kazandı. - White to play and win.

Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder. - If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.

win
yengi
win
{f} galip gelmek
win
{f} kazanmak

Kazanmak önemli olan tek şey değildir. - Winning isn't the only thing that matters.

Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi. - Winning the election was a great victory for the candidate's political party.

win
win by a head yarışta bir at
win
{f} (won, --ning)
win
birinci gelmek
win
birinci gelme
win
gayesine erişmek
win
{f} ikna etmek
English - English
win
to come to by toil or effort; to reach; to overtake
Favorites