to come before; to precede

listen to the pronunciation of to come before; to precede
English - Turkish

Definition of to come before; to precede in English Turkish dictionary

prevent
{f} önlemek

Tom kazayı önlemek için bir şey yapmış olamazdı. - Tom couldn't have done anything to prevent the accident.

Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız. - We have to take steps to prevent air pollution.

prevent
engellemek

Arkadaşları onun dondurma yemesini engellemek için buzluğa asma kilit takmak zorunda kaldılar. - Her friends had to padlock the freezer to prevent her from eating ice cream.

Bu durumun tekrar oluşmasını engellemek imkansız. - It is impossible to prevent this situation from occurring again.

prevent
{f} önlemek, engellemek, mâni olmak; -den alıkoymak
prevent
{f} önüne geçmek
prevent
engelleme

Tom Mary'nin polise gitmesini engellemeye çalıştı. - Tom tried to prevent Mary from going to the police.

O, söylentinin yayılmasını engellemeye çalıştı. - She tried to prevent the rumor from spreading.

prevent
{f} menetmek
prevent
{f} önden gitmek
prevent
önünü almak
prevent
engelle

Hastalık okula gitmemi engelledi. - Illness prevented me from going to school.

Hastalık partiye katılmamı engelledi. - Illness prevented me from attending the party.

prevent
preventionönleme
prevent
{f} yol göstermek
prevent
alıkoymak
prevent
engel oluşturmak
prevent
kösteklemek
prevent
(from ile) önlemek
prevent
-den alıkoymak
prevent
kabağını almak
prevent
(fiil) önüne geçmek, menetmek, önlemek, engel olmak, önden gitmek, yol göstermek
to come to
gelinmek
to come to
gelmek

Ebeveynlerimin evine gelmek ister misin? - Would you like to come to my parents' house?

Tom Mary'nin onun partisine gelmek istediğini duyduğunda gerçekten memnun oldu. - Tom was really glad to hear that Mary wanted to come to his party.

English - English
prevent
to come before; to precede
Favorites