to clasp, hold in an embrace; to hug

listen to the pronunciation of to clasp, hold in an embrace; to hug
English - Turkish

Definition of to clasp, hold in an embrace; to hug in English Turkish dictionary

press
bastırmak
press
sıkıp suyunu çıkarmak
press
yazılı basın
press
basın yayın
press
(Otomotiv) kalıp
press
çabuklaştırmak
press
{f} bas

Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor. - The press is interested in his private life.

O biraz daha uzun kalmam için bana baskı yaptı. - He pressed me to stay a little longer.

press
makine

Makineyi çalıştırmak için bu butona basın. - Press this button to start the machine.

press
bası

Çıkıştaki akış hızı, çıkış kapakçığının etrafındaki basınç farkıyla orantılıdır. - The exit flowrate is proportional to the pressure difference around the exit valve.

Oda basın konferansının başlamasını bekleyen muhabirlerle tıka basa doluydu. - The room was jam-packed with reporters waiting for the press conference to begin.

press
toplanmak
press
basım
press
{i} basın

Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor. - The press is interested in his private life.

Kan basıncı sabitlenemez. - The blood pressure can't be determined.

press
bahriye hizmetine zorlamak
press
{i} basın, medya
press
{f} bastır

Yüzünü vitrine bastırdı. - He pressed his face against the shop window.

Tom kulağını kapıya bastırdı, bitişik odada neler olduğunu duymaya çalıştı. - Tom had his ear pressed to the door, trying to hear what was going on in the next room.

press
press baskı yap/bastır
press
{i} sıkacak
press
{i} matbaa makinesi
press
{i} zorla askere alma
English - English
press

The illustrious infant to her fragrant breast (Dryden, Illiad, VI. 178.).

to clasp, hold in an embrace; to hug
Favorites