Aralarındaki yaş farkı oldukça fazla.
- The age gap between them is rather large.
Onlar arasında kuşak farkı var.
- There is a generation gap between them.
Onlar arasındaki aralık daraldı.
- The gap between them has narrowed.
Bu ikisinin görüşü arasında büyük bir uçurum vardı.
- There was a great gap between the views of the two.
Zengin ve yoksul arasındaki uçurum daha da genişliyor.
- The gap between rich and poor is getting wider.
Matematik bilgimde birçok boşluklarım var.
- There's a lot of gaps in my knowledge of math.
Boşluk beklediğimden daha büyüktü.
- The gap was bigger than I expected.
Tom kapının mandalını açmaya çalışmak için açıklıktan çite ulaştı.
- Tom reached through the gap in the fence to try to unlatch the gate.
Bu geçit daralmaktadır.
- That gap is narrowing.
I gapped all the sparkplugs in my car then realized I used the wrong manual and had made them too small.