Onun küçük bir çerçevesi vardır.
- He has a small frame.
Kaliforniya'da birçok evin ahşap çerçeveleri var.
- In California, most houses have frames of wood.
Bütün iskelet demirden yapıldı.
- The whole framework was made of iron.
Bu, plastikten yapılmış bir resim çerçevesi.
- This is a picture frame made of plastic.