to cause to subside or abate

listen to the pronunciation of to cause to subside or abate
English - Turkish

Definition of to cause to subside or abate in English Turkish dictionary

lay
{i} (yumurta) yumurtlamak
lay
döşemek
lay
dizmek
lay
yumurtlamak
lay
arg.düzmek
lay
yatırmak
lay
sürmek

Leyla iyi bir yaşam sürmek istiyordu. - Layla wanted to live a good life.

lay
(hukuk/tıp/vb.belli bir öğrenim dalında) profesyonel olmayan
lay
{i} durum

Leyla, Fadıl'ın sadakatsizliğinden bıkmış durumda. - Layla is tired of Fadil's infidelity.

Kırık cam yolun her tarafına dağılmış durumda. - Broken glass lay scattered all over the road.

lay
{i} konum
lay
{i} yatma

Sırtüstü yatmanı ve dinlenmeni istiyorum. - I want you to lay back and relax.

lay
{i} türkü
lay
{f} dinmek
lay
{f} sunmak

Sami, Leyla'ya kalacak bir yer sunmak istedi. - Sami wanted to offer Layla a place to stay.

lay
{f} koymak

Şüpheli tüm eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı. - The suspect had to lay all his things on the table.

Şüpheli tüm kişisel eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı. - The suspect had to lay all his personal effects on the table.

lay
{f} sermek
lay
lay days yükleme ve boşaltma süresi
lay
{i} sevişme
lay
şiir/yatış
lay
uzman olmayan/halka ait
English - English
lay
to cause to subside or abate

    Hyphenation

    to cause to sub·side or a·bate

    Turkish pronunciation

    tı kôz tı sıbsayd ır ıbeyt

    Pronunciation

    /tə ˈkôz tə səbˈsīd ər əˈbāt/ /tə ˈkɔːz tə səbˈsaɪd ɜr əˈbeɪt/
Favorites