Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

to cause to subside or abate

listen to the pronunciation of to cause to subside or abate
English - Turkish

Definition of to cause to subside or abate in English Turkish dictionary

lay
{i} (yumurta) yumurtlamak
lay
döşemek
lay
dizmek
lay
yumurtlamak
lay
arg.düzmek
lay
yatırmak
lay
sürmek

Leyla iyi bir yaşam sürmek istiyordu. - Layla wanted to live a good life.

lay
(hukuk/tıp/vb.belli bir öğrenim dalında) profesyonel olmayan
lay
{i} durum

Kırık cam yolun her tarafına dağılmış durumda. - Broken glass lay scattered all over the road.

Leyla'nın zihinsel durumu kontrolden çıktı. - Layla's mental state went out of control.

lay
{i} konum
lay
{i} yatma

Sırtüstü yatmanı ve dinlenmeni istiyorum. - I want you to lay back and relax.

lay
{i} türkü
lay
{f} dinmek
lay
{f} sunmak

Sami, Leyla'ya kalacak bir yer sunmak istedi. - Sami wanted to offer Layla a place to stay.

lay
{f} koymak

Şüpheli tüm eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı. - The suspect had to lay all his things on the table.

Şüpheli tüm kişisel eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı. - The suspect had to lay all his personal effects on the table.

lay
{f} sermek
lay
lay days yükleme ve boşaltma süresi
lay
{i} sevişme
lay
şiir/yatış
lay
uzman olmayan/halka ait
English - English
lay
to cause to subside or abate

    Hyphenation

    to cause to sub·side or a·bate

    Turkish pronunciation

    tı kôz tı sıbsayd ır ıbeyt

    Pronunciation

    /tə ˈkôz tə səbˈsīd ər əˈbāt/ /tə ˈkɔːz tə səbˈsaɪd ɜr əˈbeɪt/
Favorites