to cause to become; to bring about

listen to the pronunciation of to cause to become; to bring about
English - Turkish

Definition of to cause to become; to bring about in English Turkish dictionary

get
(fiil) almak, edinmek, elde etmek, ele geçirmek; satın almak; getirmek, götürmek; varmak, gelmek; kazanmak; yapmak; idrak etmek; yaptırmak, ettirmek, etmek; kavramak, anlamak; başına gelmek; olmak; başlamak; canına okumak; öldürmek; açığını bulmak, yalanını çıkarmak
get
sızmak
get
çanına ot tıkamak
get
hızlanmak
get
{f} gelmek

Bill ve John çene çalmak için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar. - Bill and John like to get together once a month to shoot the breeze.

Şirketin tepesine gelmek için, onun sıkı çalıştığını herkes biliyor. - Everyone knows that he worked hard to get to the top of the company.

get
gebe
get
mat etmek
get
yemek

Çok azla yemek yersen şişmanlarsın. - If you eat too much, you will get fat.

Yalnız yemek yemeye alışıyorum. - I'm getting used to eating alone.

get
ulaşmak

JR istasyonuna yürüyerek ulaşmak kaç dakika sürer? - How many minutes does it take to get to the JR station on foot?

Adaya ulaşmak onlar için zordu. - It was hard for them to get to the island.

get
çıkarmak

Seni buradan çıkarmak zorundayız. - We have to get you out of here.

Tom'u buradan çıkarmak zorundayız. - We have to get Tom out of here.

get
varmak

Hava kararmadan otele varmak istiyorum. - I want to reach the hotel before it gets dark.

Ofisime varmak yaklaşık on beş dakika alır. - It takes about 15 minutes to get to my office.

get
hazırlamak

Bayan West kahvaltı hazırlamakla meşgul. - Mrs. West is busy getting breakfast ready.

Annem akşam yemeğini hazırlamakla meşguldü. - Mother was busy getting ready for dinner.

get
gidip almak
get
{f} yaptır+e
get
bulmak

Neredeyse öğrenmek isteyebileceğin her dilde yerli konuşurlar tarafından hazırlanmış ses dosyalarını bulmak kolaylaşıyor. - It's getting easier to find audio files by native speakers for almost any language you might want to study.

Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor. - You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.

get
{f} başlamak

Şimdi sakıncası yoksa başlamak istiyorum. - Now if you don't mind, I'd like to get started.

Hemen başlamak istiyorum. - I'd like to get started right away.

get
{f} açığını bulmak
get
{f} canına okumak
English - English
get
to cause to become; to bring about
Favorites