to cause (someone) to feel surprise

listen to the pronunciation of to cause (someone) to feel surprise
English - Turkish

Definition of to cause (someone) to feel surprise in English Turkish dictionary

surprise
sürpriz

O, gerçeği öğrendiğinde, ona büyük sürpriz oldu. - Great was her surprise when she knew the fact.

Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz. - To our great surprise, he suddenly resigned.

surprise
şaşkınlık

Depremin ardından, insanlar şaşkınlıkla yerdeki derin çukura baktılar. - After the earthquake, people stared into the deep hole in the ground in surprise.

Burada ne yapıyorsun? diye şaşkınlıkla bana sordu. - What are you doing here? he asked me in surprise.

surprise
şaşkınlık uyandırmak
surprise
hayret uyandırmak
surprise
birini şaşırtmak
surprise
bir yere baskın yapmak
surprise
birini gafil avlamak
surprise
{f} hayret ettirmek
surprise
baskın yapmak
surprise
beklenmedik anda yakalamak
surprise
{i} baskın

Ordumuz kırallığa baskın yaptı. - Our army took the kingdom by surprise.

surprise
{f} oyuna getirmek
surprise
{f} (birine) sürpriz yapmak; (birini) şaşırtmak
surprise
(isim) sürpriz, baskın, hayret, şaşkınlık
surprise
beklenmedik

Ne beklenmedik bir sürpriz! - What an unexpected surprise!

Bu beklenmedik bir sürpriz. - This is an unexpected surprise.

surprise
birden karşısına çıkarmak
surprise
surprise package içinden umulmadı
surprise
{i} sürpriz; şaşkınlık; hayret
surprise
{f} sürpriz yapmak

Tom'a sürpriz yapmak istedim. - I wanted to surprise Tom.

Ona sürpriz yapmak istedim. - I wanted to surprise her.

English - English
surprise
to cause (someone) to feel surprise
Favorites