to cause (someone) to receive (money)

listen to the pronunciation of to cause (someone) to receive (money)
English - Turkish

Definition of to cause (someone) to receive (money) in English Turkish dictionary

earn
kazanmak

Onlar para kazanmak istiyorlardı. - They wanted to earn money.

O işten, ayda 500 doların üzerinde kazanmaktadır. - He earns over 500 dollars a month from that job.

earn
{f} para kazanmak

Çok para kazanmak için çok çalıştı. - He worked very hard to earn a lot of money.

Tom daha çok para kazanmak için iş değiştirdi. - Tom changed jobs to earn more money.

earn
edinmek
earn
kazandır/kazan
earn
kazan

Hayatını İngilizce öğreterek kazanıyor. - He earns his living by teaching English.

Sen bizimle Beyaz Saray'a kadar gelecek yeni köpek yavrusu kazandın. - And you have earned the new puppy that's coming with us … to the White House.

earn
{f} kazanmak; kazandırmak
earn
doğrultmak
earn
para kazandırmak
earn
kazanç elde etmek
earn
(Ticaret) (para) kazanmak
earn
{f} hak etmek
English - English
earn

My CD earns me six percent!.