to carry; to conduct; to comport; to manage; to bear; used reflexively

listen to the pronunciation of to carry; to conduct; to comport; to manage; to bear; used reflexively
English - Turkish

Definition of to carry; to conduct; to comport; to manage; to bear; used reflexively in English Turkish dictionary

behave
{f} davranmak

O öyle davranmak için çıldırmış olmalı. - He must be crazy to behave like that.

Annem bana terbiyeli davranmak zorunda olduğumu söyledi. - My mother told me I have to behave myself.

behave
{f} terbiyeli olmak

Erkek çocuklar terbiyeli olmak için eğitilebilirler. - Boys can be trained to behave.

Kilisede terbiyeli olmak zorundasın. - You have to behave in the church.

behave
(fiil) davranmak, hareket etmek; terbiyeli olmak, terbiyesini takınmak, görgülü davranmak; çalışmak [müh.]
behave
{f} terbiyesini takınmak
behave
{f} çalışmak [müh.]
behave
{f} görgülü davranmak
behave
{f} hareket etmek
behave
hizaya gelmek
behave
davranış sergilemek
behave
nazik davranmak
behave
davran

O okulda iyi davranıyor ama evde sorunlara neden oluyor. - He behaves well in school but at home he causes problems.

Genç insanlar o şekilde davranmaya eğilimlidir. - Young people are apt to behave that way.

behave
Uslu durmak

Tell me you will behave and stay here with your father until I return.

behave
nazik davran/davran
behave
behave oneself terbiyesini takınmak
behave
görgü kurallanna göre hareket etmek
behave
hal ve hareket
behave
iyi hareket etmek
English - English
behave
to carry; to conduct; to comport; to manage; to bear; used reflexively

    Hyphenation

    to carry; to conduct; to comport; to manage; to bear; used re·flex·ive·ly

    Pronunciation

Favorites