Cüzdanımda daha fazla para yok.
- I have no more money in my wallet.
O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
- She earns more than she spends.
Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
- I'd like to stay one more night. Is that possible?
O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
- She earns more than she spends.
Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
- Time is more precious than anything else.
İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
- Cows are more useful than any other animal in this country.
Tüm istediğim biraz daha dikkatti.
- All I wanted was a little more attention.
Umarım bu harcama raporu tüm ilişkili iş masraflarını içerir,çünkü bundan bir sent daha fazlasını ödemeyeceğim.
- I hope this expense report contains all the relevant business expenses because I'm not paying a cent more after this.
Yarasa, bir kuş olmaktan ziyâde, bir sıçandır.
- A bat is no more a bird than a rat is.
Doktor kırık parmağından ziyade Tom'un ayak bileği hakkında daha endişeli olduğunu söyledi.
- The doctor said he was more concerned about Tom's ankle than his broken finger.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee much more than tea.
Seni ondan daha çok seviyorum.
- I love you more than him.
Size söyleyebileceğim daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more I can tell you.
Benim için yapabileceğin daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more you can do for me.