Birlik, düşmanın saldırılarına karşı cesurca direndi.
- The force held out bravely against their enemy's attacks.
Onlar onu güçlü bir erkeğin cesur hareketi olarak gördüler.
- They saw it as the brave act of a strong man.
Dünya cesurlara aittir.
- The world belongs to the courageous.
Tom gerçekten cesur, değil mi?
- Tom is really courageous, isn't he?
Tom cesur ve yiğittir.
- Tom is brave and courageous.
Tom inanılmaz yürekliydi.
- Tom was amazingly courageous.
Tom gerçekten yürekli, değil mi?
- Tom is really courageous, isn't he?
Kim saygı ve hayranlık hissi duymadan cesur insanların kahramanca eylemlerini okuyabilir?
- Who can read the heroic deeds of brave men without a feeling of respect and admiration?
Eski insanlar kahramanlık hikayelerini anlatmaktan hoşlanmışlar.
- Ancient people liked to tell stories of bravery.
Tom cesur ve yiğittir.
- Tom is brave and courageous.
Tom gerçekten gözüpek, değil mi?
- Tom is really courageous, isn't he?
Tom gerçekten korkusuz, değil mi?
- Tom is really courageous, isn't he?
Tom cesur ve korkusuz.
- Tom is courageous and fearless.
After braving tricks on the high-dive, he braved a jump off the first diving platform.
... >>Mike Cleron: Okay, well, that was a brave attempt. ...
... So thank you for making me brave, and I hope I can -- ...