to betide; to happen

listen to the pronunciation of to betide; to happen
English - Turkish

Definition of to betide; to happen in English Turkish dictionary

tide
akın

Akıntıya karşı yüzmeye çalıştı. - He tried to swim against the tide.

tide
gelgit

Gelgit hızlı yükseliyor. - The tide is rising fast.

Ayın çekimi Dünyada okyanus gelgitlerinden sorumludur. - The Moon's gravity is responsible for the ocean tides on Earth.

tide
med cezir
tide
med cezır, gel git
tide
gelgit gibi yükselip alçalmak
tide
met ve cezir
tide
temayül
tide
{i} meyil
tide
med ve cezir
tide
tide gate havuzun gelgit kapısı
tide
{f} akıntı ile yüzmek
tide
meddücezir
tide
istikamet
tide
(isim) gelgit, met cezir, cereyan, akış, eğilim, meyil, mevsim, met
tide
{i} met
tide
(fiil) akıntı ile yüzmek
English - English
tide
to betide; to happen
Favorites