Ben hayatımı bahis ediyorum.
- I'd bet my life on it.
O, onunla bahis tutuştu.
- He made a bet with her.
Her iddiasına varım ki bunun nasıl çalıştığını merak ediyorsun.
- I bet you're wondering how this works.
Tom bu iki tuz markası arasındaki farkı tadabileceğini iddia ediyor.
- Tom claims that he can taste the difference between these two brands of salt.
Bunun üzerine bahse girmek ister misin?
- Do you want to bet on that?
Bahse girmek için ne kadar istiyorsun?
- How much do you want to bet?
Bahis yapmak istiyor musunuz?
- Do you want to make a bet?
Onun çıldıracağına bahse girerim.
- I bet he will get mad.
Bahse girerim ki sen sapıkça bir şey düşünüyordun.
- I just bet you were thinking something perverse just now.
Dylan owes Fletcher $30 from an unsuccessful bet.
The Rhine flows between France and Germany.
- The Rhine runs between France and Germany.
There isn't much difference between the two.
- There is not much difference between the two.
... going to wind things down if you make a bad bet so we don't have other taxpayer bailouts. ...
... SAL KHAN: But you were willing to bet the farm, so to speak, ...