Dün dışarı çıkmak zorunda kaldım.
- I was obliged to go out yesterday.
Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
- Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
Benimle flört etmek ister misin?
- Would you like to go out with me?
Şu anda dışarı gitmek tehlikeli.
- It's dangerous to go outside right now.
Köpek dışarı gitmek istiyor.
- The dog wants to go outside.
Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
- Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.
Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.
- I can't go out because I have a lot of homework.
Dışarıya çıkmak ve yiyecek bir şey almak ister misin?
- Do you want to go out and get something to eat?
Onunla dışarıya çıkmak eğlenceli.
- It's fun to go out with him.
And cold the poor man lies at night, / And so goes out the year.