to become angry; to fume; to be incensed

listen to the pronunciation of to become angry; to fume; to be incensed
English - Turkish

Definition of to become angry; to fume; to be incensed in English Turkish dictionary

steam
buğu

Bu buğulanmış patates! - It is the steamed potato!

Tom Mary'yi ona gönderilen bir zarfı açmak için buğulama yapmaya çalışırken yakaladı. - Tom caught Mary trying to steam open an envelope addressed to him.

steam
buhar

Ütü ısınırken Mary buhar yapmak için hazneye damıtılmış su döktü. - As the iron was heating up, Mary poured distilled water into the reservoir to make steam.

Bir buhar tıslaması vardı. - There was a hiss of steam.

steam
(Gıda) çayı demlemek
steam
(Kimya) subuharı

Bir bulut, yoğunlaşmış subuharıdır. - A cloud is condensed steam.

steam
coşturmak
steam
enerji
steam
buğuda/buharda pişirmek
steam
hiddet
steam
{f} (bir şeyden) buhar çıkmak; (bir şeyden) buhar halinde çıkmak: The soup was steaming. Çorbadan buhar çıkıyordu. Our
steam
{i} buhar: Steam was coming out of the kettle. Çaydanlıktan buhar çıkıyordu
steam
{i} güç
steam
t steam boiler buhar kazanı
steam
steam heat buharlı kalorifer sistemi
steam
{f} buğulamak
steam
{f} buharla çalışmak
steam
steam engine buhar makinası
steam
steam hammer buharlı varyos
steam
(Tekstil) buhar, istim
steam
steam shovel istimli ekskavatör
steam
lokomotif

Biz şafak vakti buharlı lokomotif düdüğü ile uyandırıldık. - We were wakened by the whistle of the steam locomotive at dawn.

English - English
steam
to become angry; to fume; to be incensed
Favorites