Öğle yemeği için Çin buğulama domuz eti köfte yedim.
- I ate Chinese steamed pork dumplings for lunch.
Pencereler bir şeyi tanıyamayacak kadar çok buğulanmıştı.
- The windows were too steamed up to be able to recognize something.
Buhar benim gözlüğümü buğulandırdı.
- The steam has fogged my glasses.
Atlar yol-silindirlerini çekerdi fakat buhar motorunun icadıyla buhar silindirleri geldi.
- Horses used to pull road-rollers, but the steamroller arrived with the invention of the steam engine.
Bir bulut, yoğunlaşmış subuharıdır.
- A cloud is condensed steam.
Biz şafak vakti buharlı lokomotif düdüğü ile uyandırıldık.
- We were wakened by the whistle of the steam locomotive at dawn.