Ben onun sağlığı hakkında endişeliydim.
- I was worried about his health.
Grant, malzemeler konusunda endişeli değildi.
- Grant was not worried about supplies.
Herkes kaygılı ve endişeli.
- Everyone is concerned and worried.
Gerçekten kaygılı görünüyorsun.
- You look really worried.
Endişelenmek için iyi bir nedenim var.
- I've got a good reason to be worried.
Salgın konusunda gereksiz yere endişeli olmak için hiçbir sebep yoktur.
- There is no reason to be unnecessarily worried about the outbreak.
Endişeli olmak elimde değil.
- I can't help being worried.
Endişelenmek için iyi bir nedenim var.
- I've got a good reason to be worried.
Tom bir İngilizce testin sonucu hakkında üzgün görünüyordu.
- Tom looked worried about the result of an English test.
Üzgünüm. Tom kız kardeşinin kazasından beri hiç kimseyle konuşmuyor.
- I'm worried. Tom hasn't been talking to anyone since his sister's accident.
... So don't be too worried about us. ...
... So many people in this country worried about money and the ...