İnsanların duygusal yaşamları gittikçe daha istikrarsız hale geliyor.
- People's emotional lives are becoming more and more unstable.
Suriye'deki istikrarsız güvenlik durumu Türkiye'yi de etkilemektedir.
- The unstable security situation in Syria also affects Turkey.
Leyla son derece kararsızdı.
- Layla was extremely unstable.
Tom'un kararsız olduğunu düşünüyorum.
- I think Tom is unstable.
O aklen dengesiz ve muhtemelen bir katil.
- She's mentally unstable and probably a killer.
Leyla son derece dengesizdi.
- Layla was extremely unstable.