O benim için denk değil.
- She is no match for me.
Elbiseyle eşleşen ayakkabıları seçti.
- She picked out the shoes that match the dress.
Tom ve Mary'nin eşleşen dövmeleri var.
- Tom and Mary got matching tattoos.
Mary insanları eşleştirmekte çok iyidir.
- Mary is very good at matching people.
Seni yarışta Yoshida'ya karşı eşleştirmeyi düşünüyorum.
- I'm thinking of matching you against Yoshida in the race.
İlerde ne olmak istiyorsun?
- What do you want to be in the future?
O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi.
- She promised her father to be in time for lunch.