to be sure (of)

listen to the pronunciation of to be sure (of)
English - Turkish
emin olmak
to be sure
şüphesiz

Şüphesiz iyi bir fikir ama uygulamaya koymak zor. - It's a good idea, to be sure, but it's hard to put it into practice.

O iyi bir insan, şüphesiz, fakat çok akıllı değil. - He is a nice person, to be sure, but not very clever.

to be sure
elbette

O elbette toplantıdaydı ama uyuyordu. - He was at the meeting, to be sure, but he was asleep.

O ünlü bir adam, elbette ben ondan hoşlanmıyorum. - He is a famous man, to be sure, but I don't like him.

to be sure
emin olmak

Tom'un ne yapması gerektiğini bildiğinden emin olmak istiyorum. - I want to be sure Tom knows what he's supposed to do.

Tom'un burada olmayı planladığından emin olmak istedim. - I wanted to be sure Tom was planning to be here.

to be sure
muhakkak