to be suitable or applicable, to fit

listen to the pronunciation of to be suitable or applicable, to fit
English - Turkish

Definition of to be suitable or applicable, to fit in English Turkish dictionary

lend
ödünç vermek

Paranı ona ödünç vermek senin aptallığın. - It is stupid of you to lend him your money.

Kirasını ödeyebilsin diye Tom'a parayı ödünç vermek zorunda kaldım. - I had to lend Tom money so he could pay his rent.

lend
{f} vermek

Öğrencilerden herhangi birine kitaplarımı ödünç vermek istemiyorum. - I don't lend my books to any of the students.

Ona ödünç para vermek zorundaydım. - I had to lend to him money.

lend
ödünç verme

Tom'un Mary'den video kamerasını ona ödünç vermesi için isteme cesareti yok. - Tom doesn't have the courage to ask Mary to lend him her video camera.

Yoshiki meteliksizdi ve Goro'nun ona 20.000 yen ödünç vermesini istedi. - Yoshiki was hard up and asked Goro to lend him 20,000 yen.

lend
{f} (lent)
lend
{f} katkıda bulunmak
lend
dinlemek
to be suitable
gitmek
lend
lend a hand yardım etmek
lend
iğreti vermek
to be suitable
denk gelmek
lend
ödünç ver

Defterimi sana ödünç vereceğim. - I'll lend you my notebook.

Lütfen bu kalemi bana ödünç ver. - Please lend me this pen.

lend
bu usule göre vermek
lend
borç vermek
lend
katmak
lend
eklemek
lend
lendlease i
lend
lend itself veya oneself to yardım etm
lend
eğreti olarak vermek
to be suitable
uygun olmak
to be suitable
yakışık almak
English - English
lend

The long history of the past does not lend itself to a simple black and white interpretation.

to be suitable or applicable, to fit
Favorites