Karşılaştırma yapmak gerçekten zor.
- It's really tough to compare.
Çevirini tahtada olanla karşılaştır.
- Compare your translation with the one on the blackboard.
New York ile karşılaştırıldığında, Tokyo çok daha güvenli bir yerdir.
- Compared to New York, Tokyo is a much safer place.
Lütfen beni erkek kardeşimle kıyaslama.
- Please don't compare me with my brother.
Düşünmek kıyaslamaktır.
- To think means to compare.
A sapling and a fully-grown oak tree do not compare.