to be resplendent

English - Turkish

Definition of to be resplendent in English Turkish dictionary
blaze: alevlenmek
blaze: {f} alev alev yanmak
blaze: alazlamak
blaze: öfkeyle parlamak
blaze: tutuşma
resplendent: pırıl pırıl
blaze: ateş
blaze: aniden öfkelenme
blaze: (haber) yaymak
blaze: büyük/tehlikeli yangın
blaze: {f} parla
resplendent: parlak
resplendent: görkemli
resplendent: göz kamaştırıcı
blaze: alevlendirmek
blaze: saçmak ilân etmek
blaze: {i} atın alnındaki beyazlık
blaze: yolun kolayca bulunması için ağaçların gövdelerine kazılan işaret
blaze: büyük alev
blaze: (isim) alev, ateş, yangın; pırıltı, ışıltı; öfkelenme, köpürme; atın alnındaki beyazlık, yol bulmak için ağaçlara kazınan işaret
blaze: cehennem
blaze: {i} öfkelenme
blaze: {f} ağaçlara işaret koymak
resplendent: resplendency parlaklık
resplendent: {s} şaşaalı
resplendent: {s} ışıl ışıl
resplendent: {s} göz alıcı
resplendent: göz alıcı resplendence
resplendent: {s} muhteşem

English - English

Definition of to be resplendent in English English dictionary: blaze
resplendent: very bright
resplendent: {a} bright, shinging, glaring
Resplendent: resplendishing
resplendent: If you describe someone or something as resplendent, you mean that their appearance is very impressive and expensive-looking. Bessie, resplendent in royal blue velvet, was hovering beside the table. very beautiful, bright, and impressive in appearance resplendent in (present participle of resplendere , from splendere; SPLENDID)
resplendent: Shining with brilliant luster; very bright
resplendent: richly and brilliantly colorful
resplendent: {s} brilliant, dazzling, glittering; gleaming, shiny; splendid, magnificent
resplendent: shining
resplendent: having great beauty and splendor; "a glorious spring morning"; "a glorious sunset"; "splendid costumes"; "a kind of splendiferous native simplicity"

to be resplendent

Hyphenation

to be re·splend·ent

tı bi risplendınt

/tə bē rēˈsplendənt/ /tə biː riːˈsplɛndənt/

History

Favorites