to be of force, importance, or weight; to matter

listen to the pronunciation of to be of force, importance, or weight; to matter
English - Turkish

Definition of to be of force, importance, or weight; to matter in English Turkish dictionary

force
zorlamak

Linda, Dan'ı evliliğe zorlamak için hamile olduğunu iddia etti. - Linda claimed she was pregnant to force Dan into marriage.

İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir. - Persuasion is often more effectual than force.

force
{f} baskı yapmak
force
{i} kuvvet

Amerikan kuvvetleri geri çekildi. - American forces were withdrawn.

Hoover, Amerikan kuvvetlerini Nikaragua'dan geri çekti. - Hoover withdrew American forces from Nicaragua.

force
{i} güç

Japon güçleri Birmanya'ya yürüdü. - Japanese forces marched into Burma.

Savaşın ilk birkaç saati içinde, Birlik güçleri kazanıyorlardı. - In the first few hours of the battle, Union forces were winning.

force
{f} sıkıştırmak
force
{i} kudret
force
{i} şiddet
force
{i} yürürlük

Bu kanun hâlâ yürürlükte mi? - Is that law still in force?

Yasa artık yürürlükte değil. - The law is no longer in force.

force
angarya
force
(Politika, Siyaset) yasadışı şiddet
force
baskı

Şimdiye kadar Amerika Birleşik Devletleri kendini dünyanın polisi olarak adlandırdı ve askeri güce dayanarak baskıya devam etmektedir. - Up till now the United States has called itself the world's police and continues suppression relying on military force.

Kamuoyu baskısı orduyu hareket etmesi için zorladı. - Public pressure forced the army to act.

force
(ısı vererek bitkiyi) vaktinden önce olgunlaştırmak
force
inandırma gücü
force
{i} yığın
force
{f} ırzına geçmek
force
tazyik
force
{i} etki

İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir. - Persuasion is often more effectual than force.

force
fors majör
English - English
force
to be of force, importance, or weight; to matter
Favorites