Leyla cinayet işlemek için komplo kurmakla suçlanıyordu.
- Layla was charged with conspiracy to commit murder.
O açlıktan öldüğü için suç işlemek zorunda kaldı.
- He had to commit crime because he was starving.
Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.
- They voted to create a committee.
Onlar John'ı komite başkanı yaptı.
- They made John chairman of the committee.
Arkadaşım işlemediği bir suç için sorumluluk üstlenmeyi bitirdi.
- My friend ended up taking the rap for a crime he didn't commit.