to be in debt, be obliged, pay to, own

listen to the pronunciation of to be in debt, be obliged, pay to, own
English - Turkish

Definition of to be in debt, be obliged, pay to, own in English Turkish dictionary

owe
{f} borcu olmak, borçlu olmak: How much do I owe you? Sana ne kadar borcum var? That company owes us a billion liras. O şirketin bize bir
owe
{f} minnettar olmak
owe
{f} duymak (his)
owe
(Ticaret) borçlanmak
owe
borçlu olmak

Kimseye para borçlu olmak istemiyorum. - I never want to owe money to anyone.

owe
borcu olmak
owe
borçlan

Hükümet milyonlarca dolar borçlandı. - The government owed millions of dollars.

Tom bana çok para borçlandı. - Tom owed me a lot of money.

to be in
olmak

Tom'un yerinde olmak istemem. - I wouldn't like to be in Tom's shoes.

O anda Boston'da olmak müthiş heyecan vericiydi. - It was tremendously exciting to be in Boston at that time.

owe
minnettarı olmak
owe
owe borçlu ol
owe
bir hissin etkisi altında olmak
English - English
{v} owe
to be in debt, be obliged, pay to, own
Favorites