to be in contradiction with

listen to the pronunciation of to be in contradiction with
English - Turkish
çelmek
(Hukuk) yalanlamak
(Hukuk) aksini söylemek
belie
maskelemek
belie
gerçek olduğunu gizlemek
belie
yanıltmak
belie
yanılt
belie
gizlemek

Tom hükümetin yabancılar hakkındaki gerçeği gizlemek istediğine inanıyor. - Tom believes that the government wants to hide the truth about aliens.

contradict
yalanlamak

Onu yalanlamak için cesaretim yok. - I don't dare to contradict him.

belie
yanilt
to be in
olmak

İlerde ne olmak istiyorsun? - What do you want to be in the future?

O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi. - She promised her father to be in time for lunch.

be in contradiction with
çelişmek
belie
{f} ters düşmek
belie
{f} yanlış/sahte olduğunu göstermek
belie
iftira etmek
belie
maskele
belie
tekzip etmek
belie
{f} yalancı çıkarmak
belie
{f} yalanlamak
belie
{f} çelişmek
belie
{f} (sahte bir şey) (gerçek bir şeyi) örtmek
contradict
{f} ters düşmek

Seninle ters düşmekten nefret ediyorum. - I hate to contradict you.

English - English
negate
belie
contradict
to be in contradiction with

    Hyphenation

    to be in con·tra·dic·tion with

    Turkish pronunciation

    tı bi în käntrıdîkşın wîdh

    Pronunciation

    /tə bē ən ˌkäntrəˈdəksʜən wəᴛʜ/ /tə biː ɪn ˌkɑːntrəˈdɪkʃən wɪð/
Favorites