to be fired in a volley

listen to the pronunciation of to be fired in a volley
English - Turkish

Definition of to be fired in a volley in English Turkish dictionary

volley
{f} yaylım ateş et
volley
vole

Bazı sınıf arkadaşlarım voleyboldan hoşlanır ve diğerleri tenisten hoşlanır. - Some of my classmates like volleyball and the others enjoy tennis.

O bir voleybol oyuncusudur. - He's a volleyball player.

volley
yaylım ateş

Düşman bize yaylım ateşi açtı. - The enemy fired a volley of shots at us.

volley
yağmur
to be in
olmak

Tom'un yerinde olmak istemem. - I wouldn't like to be in Tom's shoes.

O anda Boston'da olmak müthiş heyecan vericiydi. - It was tremendously exciting to be in Boston at that time.

volley
(fiil) yaylım ateşe tutmak, yağdırmak, topa yere değmeden vurmak
volley
vole/yaylım ateş
volley
vole vurmak
volley
{f} topa yere değmeden vurmak
volley
topun yere değmeden geri vurulması
volley
birçok şeyi hep birden atmak
volley
{f} yaylım ateşe tutmak
volley
{i} yağdırma
volley
(Tıp) Bir çeşit kemirgen
volley
topu yere değmeden vurup geri çevirmek
volley
{i} atma
volley
x vole vur/yaylım ateş et
volley
{i} topa yere değmeden vurma
English - English
volley
to be fired in a volley

    Hyphenation

    to be fired in a vol·ley

    Turkish pronunciation

    tı bi fayırd în ı väli

    Pronunciation

    /tə bē ˈfīərd ən ə ˈvälē/ /tə biː ˈfaɪɜrd ɪn ə ˈvɑːliː/
Favorites