to be equipped with something

listen to the pronunciation of to be equipped with something
English - Turkish

Definition of to be equipped with something in English Turkish dictionary

bear
{f} taşımak

Bu mektup bir yabancı damgası taşımaktadır. - This letter bears a foreign stamp.

O, büyük sinema güzelliklerinden biri olan Ingrid Bergman'a şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır, - She bears a striking resemblance to Ingrid Bergman, one of the great cinema beauties.

bear
{i} ayı

Benjamin, bir ayıyı tüfekle vurdu. - Benjamin shot a bear with a rifle.

Bir ayı ağaca tırmanabilir. - A bear can climb a tree.

bear
ayıya benzer hayvan
bear
doğurmak, dünyaya getirmek
bear
borsada fiyatlar düşecek ümidiyle ilerde alacağı tahvil ve senetleri evvelden satan kimse
bear
{f} (bore/eski bare, borne)
bear
{f} sineye çekmek

Tom'un sineye çekmekten başka seçeneği yoktu. - Tom had no choice but to grin and bear it.

bear
vurguncu
bear
aklında olmak
bear
uygun olmak
be equipped with
sahip olmak
bear
(Finans) Borsa spekülatörü
to be equipped
donatılması gerekir
bear
{f} götürmek
bear
{f} hazmetmek
bear
{f} getirmek
bear
(fiil) taşımak; katlanmak, çekmek, sineye çekmek, üstlenmek, gütmek (kin), hazmetmek, dişini sıkmak; götürmek, getirmek, vermek, dönmek; değmek, sapmak, yönelmek; spekülasyon yapmak, borsa fiyatlarını düşürmek; duymak (sevgi); doğurmak
bear
{f} spekülasyon yapmak
bear
{f} dişini sıkmak
bear
{f} borsa fiyatlarını düşürmek
bear
spekülatör,v.taşı: n.ayı
bear
{f} taşımak; kaldırmak: It won't bear your weight. Senin ağırlığını kaldırmaz. They have the right to bear arms
to be equipped
mücehhez olmak
English - English
bear
to be equipped with something

    Hyphenation

    to be e·quipped with some·thing

    Turkish pronunciation

    tı bi îkwîpt wîdh sʌmthîng

    Pronunciation

    /tə bē əˈkwəpt wəᴛʜ ˈsəmᴛʜəɴɢ/ /tə biː ɪˈkwɪpt wɪð ˈsʌmθɪŋ/
Favorites