İşlerinizi yarım yapılmış bırakmayın.
- Don't leave things half done.
O, iyi yapılmış bir işti.
- It was a job done well.
Çok yorgun olduğunu biliyordum.
- I knew you were done.
Tom Mary'nin çok yorgun olduğunu söyledi.
- Tom said Mary is done.
İş yapılır yapılmaz, genellikle beş buçuk civarında, akşam yemeği yemek için eve gelirim.
- Once the work is done, usually around half past five, I come home to have dinner.
İşimiz burada yapılır.
- Our business is done here.
Tom çok yorgun görünüyordu.
- Tom seemed to be done.
Tom bugün için yorgun.
- Tom is done for today.
O öyle bir şey yapmış olamaz.
- She can't have done such a thing.
Öyle bir şey yapmış olamaz.
- He cannot have done such a thing.
Bifteğinizi nasıl pişmiş istersiniz.
- How would you like your steak done?
Bifteğimi iyi pişmiş istiyorum.
- I'd like my steak well done.
Sen buraya gelinceye kadar bitmiş olacak.
- It'll be done by the time you get here.
İşin bitmiş olduğunu düşünüyorum.
- I think the job is done.
Ev ödevim yapılmak için duruyor.
- My homework remains to be done.
Bu derhal yapılmak zorunda değil.
- It doesn't have to be done right away.
Yapılması gereken her şeyi yapmak için yeterli zamanım yok.
- I don't have enough time to do everything that needs to be done.
Yapılması gereken her şeyi yapmak için yeterli zaman yoktu.
- There wasn't enough time to do everything that needed to be done.
Benim vardiya neredeyse bitti.
- My shift's almost done.
İşin bittiğinde bana haber ver.
- Tell me when you're done.
Tom yaptıklarından pişman olmuş gibi görünüyordu.
- Tom seemed to regret what he had done.
Etimi iyi pişmiş severim.
- I like my meat well done.
Bifteğimi iyi pişmiş istiyorum.
- I'd like my steak well done.
Tom yanlış bir şey yaptığını kabul etmeyecektir.
- Tom won't admit that he's done anything wrong.
O, yanlış yaptığını kabul etti.
- He admitted having done wrong.
Tom, Mary ile evlenmenin o güne kadar yaptığı en iyi şey olduğuna inanıyor.
- Tom believes that getting married to Mary was the best thing he's ever done.
Yapmış olduğundan dolayı ona teşekkür ettim.
- I thanked him for what he had done.
Onun hakkında hiçbir şey tamam değil miydi?
- Was nothing done about that?
Bütün ödevlerim tamam.
- All my homework is done.
When the water is done we will only be able to go on for a few days.
What is the done thing these days? I can't keep up!.
They were done playing and were picking up the toys when he arrived.
I done did my best to raise y'all.
I have done my work.
He is done, after three falls there is no chance he will be able to finish.
... What was the funniest thing a fan has ever done to get your attention? ...
... paying taxes and you can get the job done that way. ...