Rusya, Avrupa Birliği ve ABD; birbirlerini Ukrayna'nın iç işlerine müdahale etmekle suçluyorlar.
- Russia, the European Union and the U.S. are accusing each other of interference in Ukraine's domestic affairs.
Ben kişisel yaşamınıza müdahale etmek istemiyorum.
- I don't want to interfere with your personal life.
Asla müdahale etmemeliydin.
- You should've never interfered.
O, fanatiklere müdahale etti.
- He interfered with the fans.
Bob Jane'e onun kişisel işlerine karışmamasını söyledi.
- Bob told Jane not to interfere in his personal affairs.
Diğer insanların işlerine karışmaya hakkın yoktur.
- You have no right to interfere in other people's affairs.
Where the radio-wave signals of the two radio stations interfere the listener hears nothing but noise.