Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul.
- My mother is busy cooking dinner.
Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul.
- My mother is busy preparing supper.
İşlek bir caddeden geçerken dikkatli ol.
- Be alert when you cross a busy street!
Bu oldukça işlek bir yer gibi görünüyor.
- This seems to be a pretty busy place.
Çok yoğun bir sabah geçirdim.
- I've had a very busy morning.
Tom yoğun bir hafta geçirdi.
- Tom has had a busy week.
Konuklar ve fazla ev işi nedeniyle, çok hareketli bir hafta geçirdim.
- What with the visitors and all the extra housework, I've had a very busy week.
Her neyse, ben sizin meşgul olmak zorunda olduğunuzu biliyorum, bu yüzden gideyim.
- Anyway, I know you must be busy, so let me go.
Tom çabucak faaliyet gösterdi.
- Tom quickly got busy.
Mary'nin komşusu bir işgüzar.
- Mary's neighbor is a busybody.
O korkunç bir işgüzar.
- He's an awful busybody.
Geçen hafta bir sürü randevu beni meşgul etti.
- Last week a lot of appointments kept me busy.
Çiftçi onları meşgul etmeyi severdi.
- The farmer liked to keep them busy.
Flowers, stripes, and checks in the same fabric make for a busy pattern.
Her telephone has been busy all day.
It has been a busy day.
... As a couple we're very busy. ...
... They're all busy looking at the screen full of data at ...