Nerede oturmak istiyorsun?
- Where do you want to sit?
İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
- An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
Bu küresel şirket genel olarak kabul görmüş muhasebe ilkelerini izliyor.
- This global company follows generally accepted accounting principles.
O sorun kabul edildi.
- That problem was accepted.
Sigara içmenin zararlı olduğu iddiası kabul edildi.
- The argument that smoking is injurious has become accepted.
O teori genelde kabul edilmektedir.
- That theory is generally accepted.
MasterCard ve Visa kabul edilmektedir.
- MasterCard and Visa are accepted.
Onlar onu şehrin en iyi doktoru olarak kabul ettiler.
- They accepted him as the city's best doctor.
Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.
- In brief, you should have accepted the responsibility.
Ben, makaleyi bir seyahat dergisi tarafından kabul ettirdim.
- I had the article accepted by a travel magazine.
Onun davetini kabul ettim.
- I accepted her invitation.
Oturmak istiyor musunuz?
- Do you want to sit down?
Sana buraya daha erken gelmemiz gerektiğini söyledim. Şimdi oturmak için hiç yer kalmadı.
- I told you we should've gotten here earlier. Now there aren't any places left to sit.
Tom kabul edilmek istedi.
- Tom wanted to be accepted.
In accepting the money, he lost the respect of the people.
- He lost the respect of his people when he accepted the money.
Your apology is accepted.
- Your apology's accepted.
... as the number of papers you get accepted ...
... It's the kind of person who gets accepted by Harvard ...