Yukarıda verilen örneğe bak.
- See the example given above.
Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
- The clouds above moved fast.
Ben, 300 doların üzerindeki bir kamerayı maddi olarak karşılayamam.
- I cannot afford a camera above 300 dollars.
Ay bulutların üzerinde kaldı.
- The moon rose above the clouds.
Mermi dizin üzerine girdi.
- The bullet entered above the knee.
Çatalı ekmek ve tereyağı tabağı üzerine koy.
- Place the bread and butter plate above the fork.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.
- Health is above wealth, for the former is more important than the latter.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira zenginlik bize sağlık kadar çok mutluluk vermiyor.
- Health is above wealth, for this does not give us so much happiness as that.
Affedersiniz; yukarıdaki makalede üç hata göstermeme izin verin.
- Excuse me; allow me to point out three errors in the above article.
Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
- The clouds above moved fast.
Bunun ötesinde İbranice okuyabilir.
- Above and beyond this, he can read Hebrew.
O öyle bir şey yapmanın ötesinde.
- He is above doing such a thing.
Bir buzdağının su altındaki parçası su üstündeki parçasından çok daha büyüktür.
- The part of an iceberg under the water is much larger than that above the water.
Tom'un masasının üstündeki rafta bir bovling kupası vardı.
- There was a bowling trophy on the shelf above Tom's desk.
Bir buzdağının su altındaki parçası su üstündeki parçasından çok daha büyüktür.
- The part of an iceberg under the water is much larger than that above the water.
Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır.
- Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.
Kasaba, Londra'nın hemen kuzeyinde yer alır.
- The town lies just above London.
Şehir Londra'nın elli mil kuzeyindedir.
- The city is fifty miles above London.
Biz ufkun üstünde güneşin doğuşunu gördük.
- We saw the sun rise above the horizon.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.
- Health is above wealth, for the former is more important than the latter.
Bir asırdan fazla bir süre önce, Rusya'daki Tunguska Nehri vadisinin üzerindeki gökyüzünde bir kuyrukluyıldız veya bir göktaşı patladı. Patlamada yüzlerce mildeki milyonlarca ağaç yıkıldı.
- More than a century ago, a comet or a meteor exploded in the sky above the Tunguska River valley in Russia. The explosion knocked down millions of trees over hundreds of miles.
Beş rubleden fazla ödeme yapmayınız.
- Don't go above five rubles.
O, onura her şeyden daha çok değer verir.
- He values honor above anything else.
İnsanlar kendi aralarında mücadele ederken melekler yukarıdan izlerler.
- Angels watch from above as men fight amongst themselves.
Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
- The clouds above moved fast.
Kulenin yüksekliği 100 metrenin üzerindedir.
- The height of the tower is above 100 meters.
O yüksek sesle konuştu.
- She spoke above her breath.
Sevgi paranın üstündedir. Sonraki önceki kadar çok mutluluk veremez.
- Love is above money. The latter can't give as much happiness as the former.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira zenginlik bize sağlık kadar çok mutluluk vermiyor.
- Health is above wealth, for this does not give us so much happiness as that.
Derin su balıkları asla ışığı görmezler ve bütün hayatlarını yukarıdan gelen artıklarla yaşarlar.
- Deep water fish never see the light and live all their lives from the scraps that come from above.
Onlar, her şeyden önce, barış içinde yaşamak istiyor.
- They want, above all things, to live in peace.
Her şeyden önce, sabırlı olun.
- Above all, be patient.
Televizyon şiddet gösteriyor, her şeyden önce daha genç insanları etkiler.
- Television shows violence, which influences, above all, younger people.
Her şeyden önce sağlıklı olmak istiyorum.
- Above all, I want to be healthy.
Biz ağaçların üzerindeki kuleyi görebiliyoruz.
- We can see the tower above the trees.
Elli santigrad derecenin üzerindeki sıcaklıklara maruz kalma.
- Do not expose to temperatures above fifty centigrade.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.
- Health is above wealth, for the former is more important than the latter.
Elbisesi dizinin üstündeydi.
- Her dress is above the knee.
He's in a better place now, floating free as the clouds above.''.
He appealed to the court above.
Fowl that may fly above the earth.
... Keeping their heads up above the tall grasses to watch for predators. ...
... But what I've also says is for above $250,000, we can go back to the tax rates we had when ...