Bir hafta içinde eve dönmek zorundayım.
- I must return home within a week.
O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.
- He left the Mexican capital to return to Texas.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Bunu iade etmek istiyorum.
- I'd like to return this.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
Tom karşılık olarak ne bekliyor?
- What does Tom expect in return?
Karşılık olarak ne yapmak zorundayım?
- What do I have to do in return?
The player couldn't return the serve because it was so fast.