Akşam yemeğine oturmak üzereyiz.
- We are about to sit down to dinner.
John kapıyı çaldığında Tom ve Mary akşam yemeği için oturmak üzerelerdi.
- Tom and Mary were about to sit down for dinner when John knocked on the door.
Oturmak istiyor musunuz?
- Do you want to sit down?
Tom, birkaç saniye için oturmak istedi.
- Tom wanted to sit down for a few seconds.
İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
- An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
Tom Mary'nin bir süre oturmasını rica etti.
- Tom asked Mary to sit down for a while.
Sit down! We have work to do.