to assign or be assigned a particular rank or level

listen to the pronunciation of to assign or be assigned a particular rank or level
English - Turkish

Definition of to assign or be assigned a particular rank or level in English Turkish dictionary

rate
{i} oran

Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı. - Falling interest rates have stimulated the automobile market.

İşsizlik oranı durgunluktan dolayı %5'e yükseldi. - The unemployment rate went up to 5% because of the recession.

rate
{i} değer

Bunu nasıl değerlendirirdin? - How would you rate that?

Doların değeri enflasyonun yükselme oranında düşer. - The value of the dollar declines as the rate of inflation rises.

rate
{i} hız

Sanayinin büyüme hızına şaşırdım. - I'm amazed by the rate at which industries grow.

Onun senkronizasyon hızı arzulanan bir şey bırakmadı. - His synchronizing rate left nothing to be desired.

rate
{f} sınıflandırmak
rate
farzetmek
rate
(Bilgisayar) faiz_oranı

Parasını yüksek faiz oranıyla ödünç veriyor. - He lends money at a high rate of interest.

rate
değerini tahmin etmek
rate
olarak değerlendirmek
rate
nispet
rate
gözü ile bakmak
rate
{f} fiyat belirlemek
rate
{i} derece
rate
{i} değer, fiyat, ücret: hourly rate saat başına
rate
{f} layık olmak
rate
{i} belediye vergisi (İng.)
rate
mülk vergisi
rate
{f} sayılmak
rate
{f} hak etmek
rate
{i} bedel
English - English
rate

She is rated fourth in the country.

to assign or be assigned a particular rank or level

    Hyphenation

    to as·sign or be assigned a par·ti·cu·lar Rank or lev·el

    Turkish pronunciation

    tı ısayn ır bi ısaynd ı pırtîkyılır rängk ır levıl

    Pronunciation

    /tə əˈsīn ər bē əˈsīnd ə pərˈtəkyələr ˈraɴɢk ər ˈlevəl/ /tə əˈsaɪn ɜr biː əˈsaɪnd ə pɜrˈtɪkjəlɜr ˈræŋk ɜr ˈlɛvəl/
Favorites