to arrive (at) or progress (towards a place or outcome)

listen to the pronunciation of to arrive (at) or progress (towards a place or outcome)
English - Turkish

Definition of to arrive (at) or progress (towards a place or outcome) in English Turkish dictionary

get
(fiil) almak, edinmek, elde etmek, ele geçirmek; satın almak; getirmek, götürmek; varmak, gelmek; kazanmak; yapmak; idrak etmek; yaptırmak, ettirmek, etmek; kavramak, anlamak; başına gelmek; olmak; başlamak; canına okumak; öldürmek; açığını bulmak, yalanını çıkarmak
get
sızmak
get
çanına ot tıkamak
get
hızlanmak
get
{f} gelmek

Bill ve John çene çalmak için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar. - Bill and John like to get together once a month to shoot the breeze.

Şirketin tepesine gelmek için, onun sıkı çalıştığını herkes biliyor. - Everyone knows that he worked hard to get to the top of the company.

get
gebe
get
mat etmek
get
yemek

Fort Sumter'a yemek götürmek zor olacak. - Getting food to Fort Sumter would be a very difficult job.

Yakında Japon yemeklerini yemeye alışırsın. - You will soon get used to eating Japanese food.

get
ulaşmak

Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı. - It took me an hour and a half to get there by car.

JR istasyonuna yürüyerek ulaşmak kaç dakika sürer? - How many minutes does it take to get to the JR station on foot?

get
çıkarmak

Tom'u buradan çıkarmak zorundayız. - We've got to get Tom out of here.

Tom'u buradan çıkarmak zorundayız. - We have to get Tom out of here.

get
varmak

Hava kararmadan otele varmak istiyorum. - I want to reach the hotel before it gets dark.

Arabayla istasyondan amcamın evine varmak yaklaşık sadece beş dakika aldı. - It took only about five minutes to get to my uncle's house from the station by car.

get
hazırlamak

Annem akşam yemeğini hazırlamakla meşguldü. - Mother was busy getting ready for dinner.

Bayan West kahvaltı hazırlamakla meşgul. - Mrs. West is busy getting breakfast ready.

get
gidip almak
get
{f} yaptır+e
get
bulmak

Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor. - You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.

İstikrarlı bir iş bulmak zorundasın. - You've got to get a steady job.

get
{f} başlamak

Şimdi sakıncası yoksa başlamak istiyorum. - Now if you don't mind, I'd like to get started.

Erken başlamak istiyorum. - I'd like to get an early start.

get
{f} açığını bulmak
get
{f} canına okumak
English - English
get

We're slowly getting there.

to arrive (at) or progress (towards a place or outcome)
Favorites