to argue; to debate; to uphold an opposite opinion

listen to the pronunciation of to argue; to debate; to uphold an opposite opinion
English - Turkish

Definition of to argue; to debate; to uphold an opposite opinion in English Turkish dictionary

contrary
karşıt

Hiçbir karşıt kanıt yoktur. - There is no evidence to the contrary.

contrary
zıt
contrary
{s} karşı

Hiçbir karşıt kanıt yoktur. - There is no evidence to the contrary.

contrary
kafasının dikine giden
contrary
aykırı olmak
contrary
(Kanun) hilafına
contrary
huysuz
contrary
ters

Beklentilerin tersine onlar kolaylıkla kazandı. - Contrary to expectations, they won with ease.

O tembel değildir, tam tersine sıkı çalışan biri olduğunu düşünüyorum. - He's not lazy. On the contrary, I think he's a hard worker.

contrary
inatçı
contrary
aksine

Yaygın görüşün aksine, Tom o kadar da saf değildir. - Contrary to popular belief, Tom isn't that naive.

Aksine kanıt olmadığı için herkes onun hikayesine inanıyor. - Everyone believes his story since there is no evidence to the contrary.

contrary
aksi ters
contrary
{s} kıntrer'i) aksi (kimse)
contrary
{s} dik başlı
contrary
mütenake
contrary
{s} (kan'treri) ters yönden esen (rüzgâr)
contrary
{s} uymayan
contrary
zlt
English - English
contrary
to argue; to debate; to uphold an opposite opinion
Favorites