Önümüzdeki kış buraya tekrar gelmek istiyorum.
- I want to come here next winter again.
Lütfen önümüzdeki Cuma gel.
- Please come next Friday.
Bu günlerde iş edinmek zor.
- Jobs are hard to come by these days.
İşsiz pek çok kişi ile işleri edinmek zordur.
- Jobs are hard to come by with so many people out of work.
İçeri girmek istemez misiniz?
- Don't you want to come inside?
Bir içki için girmek ister miydiniz?
- Would you like to come in for a drink?
O gelmese bile, biz başlamak zorunda kalacağız.
- Even if he doesn't come, we'll have to begin.
Hemen geri gelmek zorundaydık çünkü okul başlamak üzereydi.
- We had to come back soon because school was about to start.
Tom'la birlikte olmak için geri geldin, değil mi?
- You've come back to be with Tom, haven't you?
Tom'un hâlâ gelmeyi planladığından emin olmak zorundaydım.
- I had to make sure Tom was still planning to come.
Geri dönmek zorunda kalacağız.
- We'll have to come back.
Tom geldiği yoldan geri dönmek zorunda kaldı.
- Tom had to go back the way he'd come.
Bir UFO gördüğünü mü söylüyorsun? Hadi ama!
- You say you've seen a UFO? Come on!
Hadi, arkadaşlar, bu artık komik değil.
- Come on, guys. This is not funny anymore.
The pain in his leg comes and goes.