to allow; to permit; not to forbid or hinder; to tolerate

listen to the pronunciation of to allow; to permit; not to forbid or hinder; to tolerate
English - Turkish

Definition of to allow; to permit; not to forbid or hinder; to tolerate in English Turkish dictionary

suffer
ıstırap çekmek
suffer
{f} cezasını çekmek
suffer
(Kanun) zarara uğramak
suffer
uğramak (kötü bir şeye)
suffer
{f} zarar görmek
suffer
madur etmek
suffer
bağrı yanmak
suffer
çile çekmek

Çile çekmekten saçı ağardı. - Her hair grayed with suffering.

suffer
değer kaybetmek
suffer
kötüye gitmek
suffer
sıkıntı çek

Japonya her yıl kasırgalardan sıkıntı çeker. - Japan suffers from typhoons every year.

O, bacaklarındaki zayıf kan dolaşımından sıkıntı çekiyor. - He suffers from poor blood circulation to his legs.

suffer
kalitesi düşmek
suffer
tahammül etmek
suffer
{f} göz yummak
suffer
ıstırap çekmek, acı çekmek; -i çekmek; from (belirli bir hastalıktan) mustarip olmak; from -in sıkıntısını çekmek; for -in acısını
suffer
suffererıstırap çeken kimse
suffer
{f} izin vermek
suffer
x kötüye git/acı çek/çek
suffer
müsaade etmek
English - English
suffer
to allow; to permit; not to forbid or hinder; to tolerate
Favorites