Silah taşımak hukuka aykırıdır.
- It's against the law to carry weapons.
Bu kutu taşımak için çok fazla büyüktür.
- This box is too bulky to carry.
Sonuna kadar görevi taşımalısın.
- You must carry the task through to the end.
Çantayı taşımam için bana yardımcı oldu.
- He helped me to carry the bag.
Tom'u yatağa götürmek zorunda kaldım.
- I had to carry Tom to bed.
Tom'u üst kata götürmek zorunda kaldım.
- I had to carry Tom upstairs.
Kutu o kadar ağırdı ki Tom Mary'nin onu eve götürmesine yardım etmek zorunda kaldı.
- The box was so heavy that Tom had to help Mary carry it home.
I think I can carry Smith's work while she is out.