Definition of to add together in English Turkish dictionary
- sum
- {i} toplam
5 ve 3'ün toplamı 8'dir.
-The sum of 5 and 3 is 8.
Hipotenüsün karesi diğer iki kenarın kareleri toplamına eşittir.
-The square of the hypotenuse is equal to the sum of the squares of the other two sides.
- sum
- tutar
Tutar 20,000 yenin üzerine çıktı.
-The sum came to over 20,000 yen.
- sum
- {i} adet
- sum
- para miktarı
Bu para miktarı çok ileri gitmeyecek.
-This sum of money won't go far.
Büyük bir para miktarı bile bir erkeğin hayatının yerini alamaz.
-Even a large sum of money cannot take the place of a man's life.
- sum
- (the ile) toplam
- add together
- toplamak
- sum
- {i} netice
- sum
- a lump sum toptan para
- sum
- {i} doruk
- sum
- {i} özet
Onun hepsini özetleyeceğim.
-I'll summarize it all.
Ben yazıyı okudum ve şimdi bir özet yazıyorum.
-I have read the article and now I am writing a summary.
- sum
- {i} zirve, doruk: It
- sum
- {i} meblağ
O boşuna onlardan büyük bir meblağ para ödünç almaya çalıştı.
-He tried to borrow a large sum of money from them in vain.
O ona önemli bir meblağ verdi.
-He gave her a substantial sum.
- sum
- topla
Cesaretini topla ve gerçeği söyle.
-Summon up your courage and tell the truth.
Tüm Dünya Zirve toplantısını izliyor.
-The whole world is watching the summit conference.
- sum
- {i} hesap
- sum
- a good round sum büyük bir meblâğ
- sum
- {i} yekun
1000 dolar büyük bir yekundur.
-A thousand dollars is a large sum.
- sum
- en fazla miktar
- sum
- {i} toplam, yekûn, mecmu
- sum
- {i} sonuç
Sunumun içeriğini özetlemek ve bir sonuç çıkarmak istiyorum.
-I want to summarize the content of the presentation and draw a conclusion.
Related Terms
Definition of to add together in English English dictionary
- sum
- determine the sum of; "Add all the people in this town to those of the neighboring town"
- make an addition by combining numbers; "Add 27 and 49, please!"
- make an addition by joining numbers; decide the sum of