Biz insanların hayatlarını zenginleştirmek istiyoruz.
- We want to enrich people's lives.
Biz kazanç için çalışmıyoruz diye yanıtladı tilki. Biz sadece başkalarını zenginleştirmek için çalışıyoruz.
- We do not work for gain, answered the Fox. We work only to enrich others.
Karşılıklı farklılıklarımızla kendimizi zenginleştirelim.
- Let us enrich ourselves with our mutual differences.
Solucan gübresi sürekli olarak toprağı zenginleştirir.
- Worm castings continually enrich the soil.