to achieve

listen to the pronunciation of to achieve
English - Turkish
başarmak

Önceden başardiğımız yarın başarabileceğimiz ve başarmak zorunda olduğumuz için bize ümit verir. - What we've already achieved gives us hope for what we can and must achieve tomorrow.

Onu başarmak için kendini tehlikeye atmak zorunda kalacaksın. - In order to achieve that, you'll have to take risks.

elde etmek

Harika bir şey elde etmek istiyorum. - I want to achieve something great.

Elde etmek neredeyse imkânsızdır. - It's almost impossible to achieve.

{f} gerçekleştirmek

O bir atılımı gerçekleştirmek için yeteneğini berbat bir şekilde abarttı. - He badly exaggerated his ability to achieve a breakthrough.

{f} kazanmak
{f} erişmek
ulaşmak

Onlar politik amaçlarına ulaşmak için sömürgeci güçlere yaranmaya çalışmaktadırlar. - They are trying to cozy up to imperialist forces in order to achieve their political aims.

Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir. - It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.

sonuçlandır
başarma

İşinde neyi başarmak istiyorsun? - What do you want to achieve in your work?

Onu nasıl başarmayı düşünüyorsun? - How do you intend to achieve that?

ipi göğüslemek
başarı elde etmek
başarı sağlamak
kotarmak
zoru başarmak
yapmak

Tom yapmak için başladığı işi başarmış gibi görünüyor. - Tom appears to have achieved what he set out to do.

üstesinden gelmek
elde et

Yaptığını sandığım başarı türünü elde etmek istiyorsan, öyleyse daha çok çalışmak zorunda kalacaksın. - If you want to achieve the kind of success that I think you do, then you'll have to study harder.

Tom zaten hedeflerinin birçoğunu elde etti. - Tom has already achieved many of his goals.

{f} meydana getirmek
(Tekstil) üretmek
husule getirme
achievement test başarı testi
meydana getirmek muzaffer olmak achievement başarı
muvaffakiyet
husule getirilmiş şey
başar,elde et
(Hukuk) yapıp bitirmek
English - English
To finish; to kill. - Shakespeare
{v} to do, perform, act, obtain, finish
to gain with effort; "she achieved her goal despite setbacks"
To obtain, or gain, as the result of exertion; to succeed in gaining; to win
To carry on to a final close; to bring out into a perfected state; to accomplish; to perform; as, to achieve a feat, an exploit, an enterprise
To carry on to a final close; to bring out into a perfected state; to accomplish; to perform; -- as, to achieve a feat, an exploit, an enterprise
If you achieve a particular aim or effect, you succeed in doing it or causing it to happen, usually after a lot of effort. There are many who will work hard to achieve these goals We have achieved what we set out to do. = accomplish
{f} obtain, attain; perform, accomplish; succeed
To finish; to kill
to gain with effort; "she achieved her goal despite setbacks
To obtain with a material thing as the aim
to achieve

    Hyphenation

    to a·chieve

    Turkish pronunciation

    tı ıçiv

    Pronunciation

    /tə əˈʧēv/ /tə əˈʧiːv/

    Videos

    ... I did that that the Division I think markets just achieve things the actually ...
    ... expect and we hope that we can achieve regional commitment from every country ...
Favorites